Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim ve Dayanışma Vakfının Değerli Paydaşları
MÖDAV OLARAK ÖNCELİKLE BAŞTA FELAKET BÖLGELERİNDE YAŞAYANLAR OLMAK ÜZERE TÜM HALKIMIZA, HOCALARIMIZA GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİMİZİ İLETİYOR HAYATINI KAYBEDENLERE ALLAHTAN RAHMET YAKINLARINA BAŞSAĞLIĞI VE SABIRLAR DİLİYOR BU FELAKETLE MÜCADELEDE İNSANÜSTÜ GAYRET SARFEDEN GÖREVLİLER VE GÖNÜLLÜLERE MİNNET DUYGULARIMIZI İLETİYORUZ. BİR DAYANIŞMA ÖRGÜTÜ OLARAK FELAKETLE MÜCADELEDE ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIR OLDUĞUMUZU DA AYRICA İFADE ETMEK İSTERİZ.
“Buraya bana yardım etmeye geldiysen, zamanını boşa harcıyorsun. Ama kurtuluşunun benimkiyle bağlantılı olduğu için geldiysen, o zaman birlikte çalışalım .”(1970 lerden bir Aborjin aktivistin ifadesi Bkz: Opening accounting: a Manifesto)
Eşitsizliklerin egemen olduğu, insanların büyük bir kısmının ağır koşullarda yaşadığı bir dünyada ülke olarak hepimiz hemen hergün bizleri derinden sarsan felaketlerle yüz yüze yaşamaya başladık. Dünya savaşlarını ve depremleri bir tarafa bırakırsak insan kaynaklı iklim değişikliğinin sebep olduğu yangın, kasırga, sel, toprak kayması vb. beraberinde biyolojik çeşitliliğin hızla kaybolması gibi felaketlerle ekolojik çöküş hızlanmakta ve bu çöküş uyanacağımız her yeni günde hayatımızı tehdit etmektedir.
Eşitsizlik koşullarında herkesi farklı boyutta etkileyen COVİD 19 salgınının hayatımızı nasıl kâbusa çevirdiğine şahit olduk olmaya devam ediyoruz. Akarsularımızı göz göre göre sanayiye kurban ettik, üzerlerine beton döküp yollar yaptık, önlerine hesapsız barajlar koyduk, yer altı sularını kuruttuk, gölleri yok ettik, doğal hayatı canlıları, tarihi geçmişi, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi yok ettik. Deprem hep aklımızdayken şehirleri beton tarlasına çevirdik, havayı toprağı suyu kirlettik. Çocukken biri bize bir gün suyu bakkaldan alacağımızı söyleseydi bunun gelecekte gerçek olacağını hayal bile edemezdik. Ancak bugün Çin’e şişelenmiş temiz hava satan İngiliz kadın girişimci haberini okuyunca hiç şaşırmıyoruz. Bunlar daha iyi günlerimiz ve ne kadar şanlıyız ki barajdan evimize kadar gelen suyu içemesek de, en azından elimizi ayağımızı yıkayabiliyoruz. Ama korkarız çok yakın gelecekte temiz su altından pahalı olacak. Temiz havayı tüplerden soluyacağız.
Bir ay önce doldura doldura küçülttüğümüz, üstünde, kıyısında keyif yaparken düşüncesizce her türlüğü pisliğimizi boşalttığımız Marmara Denizi’ni kaybetmekle yüz yüze geldik. Tehlike bitmiş değil. Köklü çözümler üretilemediğinden insanlar bu konuyu birazcık unuttuğunda kirli atıklar bir gecede denize boşaltılabilecek.
Karadeniz’de her yıl yaşanan ve her yıl öncekinden daha ağır sonuçlar doğuran sel felaketinin yaralarını saramamışken 6 gün önce Manavgat’ta başlayan ve bütün kıyı ormanlarını hızla saran yangın felaketi 100 yılda bile kendini yenileyemeyecek boyutta doğal hayata zarar verdiği gibi yerel halkın emeklerini, varlıklarını, hatıralarını yok etti. Felaketle mücadelede sivil ve kamu görevlisi insanlarımız hayatlarını kaybettiler.
Dilerim ülkede her birey bütün bu yaşadıklarımızdan sonra aklını başına toplar ve herkes üzerine düşeni en iyi şekilde yapma bilincine erişir ve bu bilinçle yeni bir hareket tarzı belirler. Bu çerçevede Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim ve Dayanışma Vakfı olarak bizlerin de her zaman yaptığımızdan daha farklı ve daha etkili yeni bir şeyler yapmamız gerektiğine olan inancımızla bu bildiriyi kaleme almış bulunuyoruz.
Mesleki bir akademik topluluk olarak bizler, finansal raporların güvenilir olmasına hizmetten çok daha fazlasını yapmak mecburiyetinde olduğumuzu, birlikte hareket etme gayreti gösterdiğimiz mesleki teşkilatların çabalarından sınırlı seviyede de olsa anlıyoruz. Bu çerçevede biraz daha bilinçli akademisyenlerin çevresel sorunlara ve sosyal sorumluluk raporlamasına vb. yönelik çalışmalar yaptığını da görüyoruz. Ancak bunların etki gücünün ve topluma pozitif yansımasının çok düşük seviyede kaldığını - samimiyetle itiraf etmeliyiz ki - hepimiz biliyoruz.
Oysa ki mesleki bir akademik topluluk olarak bizim, ileriye dönük, çok daha belirleyici çok daha yol gösterici araştırmalar yapacak, ve çevre bilinci yüksek, nitelikli yöneticiler, girişimciler, finansçılar, muhasebeciler, denetçiler, sistem tasarımcıları, sanatçılar, araştırmacılar, politikacılar ve devlet adamları yetiştirecek bir potansiyelimiz var. Muhasebe finansal olsun ya da olmasın ekonomik ve ticari ilişkilerin her aşamasında ihtiyaç duyulan bir karar aracı. Nitelikli bağımsız ve tarafsız zihniyetle yetkin ve dürüst, çevre bilinci yüksek bir muhasebecinin, muhasebe akademisyeninin doğal hayatın korunması mücadelesindeki etki gücünü kimse hayal bile edemez.
Günümüzde muhasebenin ekonomik, sosyal ve kurumsal bir uygulama alanı olduğu apaçık ortaya konulmuştur. Bununla birlikte bizler aynı muhasebe konularına aynı teorik, metodolojik ve ampirik yöntemleri uygulamaya devam edersek, her gün hayatımızı tehdit eden ekolojik ve sosyal krizlerin asla etkili bir şekilde yönetilemeyeceği ortadadır. Bu itibarla yeni teorik mercekler, epistemolojik ve ontolojik varsayımlar ve pragmatik çözümlerle muhasebe teorisi ve uygulamasını şekillendirmemiz ve bu bağlamda eğitim verdiğimiz kurumlarımızdaki müfredatlarımız, kendi sürekli mesleki gelişimimiz, mesleki yükseltmelerdeki kalite anlayışımız, araştırma konularımız, mesleki yapılarımız ve akademik ve mesleki hayatımızı çevreleyen yasalar konusunda eleştirel ve sorgulayıcı bir duruş benimsememiz, ve bütün bunları kapsayıcı bir çevre anlayışımızla bütünleşik olarak ortaya koymamız gerekiyor.
Çevre hukuku ve çevre muhasebesinden çevre için hukuk ve çevre için muhasebe anlayışına evrilen yeni yaklaşımlar - Doğa hakları, Doğal Sermaye Muhasebesi (NCA/BM girişimi) - bu anlamda umut verici gelişmeler olup muhasebe akademisyenleri olarak bizler bu gelişmelerin içinde olmak ve değişimi bu anlamda yakalamak mecburiyetindeyiz. İçinde bulunduğumuz koşullar bunu daha da öncelikli kılıyor.
MÖDAV 25 yıllık geçmişi ile muhasebe akademisyenlerinin gelişimine kendisini adamış bir sivil kuruluş olup değerli üyelerinin yukarıda altını çizdiğimiz bütün projelerine açıktır.
Saygılarımızla MÖDAV